14 Aralık 2014 Pazar

SEBEP SONUÇ İLİŞKİSİ

"İnsan hayati ve dünyanın düzeni kanunlara ve kurallara bağlıdır. Bu kurallara uymayan, kuralın şekline ve ciddiyetine uygun bir sonuçla karşılaşır. Yağmurlu havada şemsiyesini almadan dışarı çıkan bir insan bunun sonucu olarak ıslanır. Soğuk ve karlı havada paltosunu giymeden sokağa çıkan bir çocuk üşür, hastalanır. Kırmızı ışıkta durmayan ve trafik kurallarına uymayan bir sürücü kaza yapar veya para cezası öder. Dikkat edildiğinde bütün olaylarda bir sebep sonuç ilişkisi olduğu görülecektir."

Bu paragrafa çocuk eğitimi ile ilgili bir kitapta rastladım. Bu veya benzer cümleleri hemen hemen her turlu kitapta, yazıda bulmamız mümkün. Sebebe mazhar bir olay varsa bir sonuca nihayet eder. İşin özü de bu olduğu halde, bu eğitimi erken çocukluk döneminde vermemiz gerekirken bu eğitimi ailede vermeyi bıraktıktan yıllar sonra insanların neden olması gerektiği gibi davranmadıklarını sorgularız hep. Bu bahsettiğim kişilerin başında da kendimi sayabilirim. İnsan fıtratı sebep sonuç ilişkisi ile islerken bu özü bozan yine insan oluyor. Çocukların yapmamaları diye sıraladığımız davranışlar bizlerin, yani kendimizi yetişkin diye tabir ettiğimiz kişilerin, de yapmaması gereken davranışlar değil midir? Başkalarına veya onlara ait olan her ne ise ona zarar vermemek, düzenli bir yasam içerisinde işlerini düzenli yaparken düzenli uyku saatlerine uymak, yalan söylememek, verilen sözde durmak... Daha birçok sayabileceğimiz kural, anane, gelenek, görenek veya ismi her ne derseniz deyin sıralayabileceğimiz cümleler yetiştiğimizi varsaydığımız bizler için ne zaman uyulması gereken kuralların dışına çıktı veya bize bu hakkı kim verdi. Tutarsızlıkların başladığı yerde sorunlar ortaya çıkacaktır. İstisnai durumlar, durumların genel hallerini bozmaya yetmezler. Tehlikeli bir hareket yaptığınızda zarar görmemiş olmanız, bu hareketleri tekrarladığınızda zarar görmeyeceğiniz anlamına gelmez. Şans kendisini her zaman yeniler eğer şansa inanırsanız... Ama şansa inanıyor musunuz? Şans diye bir şey var mıdır? 

Yaşı nicelik olarak fazla olan büyüklerin ne kadar yetişkin oldukları yaşları ile değil bahsettiğimiz toplum içinde yasama, insan olma kurallarına ne kadar uyduklarına göre belirlenebilir. Bu şekilde tanımlarsak eğer yetişkin olma durumunu, topluma baktığımızda şunu görmemizin bizi şaşırtmaması lazım: Yaşınız ne kadar küçükse o kadar yetişkinsinizdir. 

İşin özü, yetiştirmeye çalıştığımızı söylediğimiz çocuklarımızı kendimize benzetmeden, onların doğasında var olan güzellikleri korumayı başarabilmemiz, onlarla birlikte bizlerin yetişmesini sağlayabilir. Çocuklarımız kadar saf, çocuklarımız kadar “gerçek” kurallara içten bağlı günler, güzel günler olacaktır...


27 Kasım 2011 Pazar

Kapı...


Uzun bir aradan sonra bir kapı aralamak lazım...

19 Ocak 2009 Pazartesi

Fikirler Denizi

Dun bir karar verdim.
Bugun oldu, hukumsuz dediler.
Karar vereyim bugun dedim.
Gerek yok dediler.
Neden diye sordum.
Nasil olsa yarin olacak dediler.
Bir sonraki nefesinin garantisi var mi dedim.
Yok dediler.
O zaman yarin kimin olacak dedim.
Ses vermediler.
Dundu gecmislerin yarini,
Yarin olacak gecmislerin tarihi,
Ne dun icin pisman ol!
Ne de yarin icin karar ver!
Bugun varken elinde,
Hala cekebiliyorsan icine nefesini,
Buyuk bir zevkle geri ver!
Kim bilir bu son nefesindir,
Nefis mucadelen bitmistir...

12 Kasım 2008 Çarşamba

My room mates

I was talking about my room mates in the following link:
OzeLog: Salt Lake, Turkey
Sencer was our guest till that time to my places and I was guest to his places... Now he is my room mate, as his saying flat mate :) Sencer is my new roomie... I just felt to update an old entry on my blog...

1 Kasım 2008 Cumartesi

TekSaz - Uzak

Aylar sonra ilk albumumuz Uzak'in basimini yapabildim. Ilk resmi satisimizi yarin Turk festivalinde yapacagim. Hayirli ugurlu olsun :)))

2 Ekim 2008 Perşembe

Istanbul...

"Uzaktayken onsuz olamadığım, vardığımda yanından uzaklaştığım şehir, daimi dinmeyen bir aşk gibi." Elif Safak