My room mates

I was talking about my room mates in the following link:

OzeLog: Salt Lake, Turkey

Sencer was our guest till that time to my places and I was guest to his places... Now he is my room mate, as his saying flat mate :) Sencer is my new roomie... I just felt to update an old entry on my blog...

TekSaz - Uzak

Aylar sonra ilk albumumuz Uzak'in basimini yapabildim. Ilk resmi satisimizi yarin Turk festivalinde yapacagim. Hayirli ugurlu olsun :)))

Istanbul...

"Uzaktayken onsuz olamadığım, vardığımda yanından uzaklaştığım şehir, daimi dinmeyen bir aşk gibi." Elif Safak

Coming Soon...

Please vote which one attracts you more and don't hesitate sending your suggestions :)
1)

2)

3)

4)

Coming Soon...

Bu aralar yine yeniliklere bakiyorum...

Ne var ne yok diye bakiniyordum yine. ScribeFire diye bir eklentisi varmis Firefox'un bloga aynen boyle yazilar yazmak icin. Aslinda Windows Live Writer diye bir program var; aslinda guzel de bir program ucretsiz olmasina ragmen. Yenilikler cevresinde Windows Vista Ultimate yukledim yakin donemde bilgisayarima. Memnun muyum diye sorarsaniz, gorsellik acisindan iyi ama pek de memnun kaldigimi soyleyemem. Simdi dikkatimi cekti de bu bloguma ilk defa teknoloji ile yazi yaziyorum. Belki de ara ara teknoloji ile ilgili de aklima esenleri yazmaliyim. Sizin de dikkatinizi cekmistir bir konu bitmeden baska bir konuya geciyorum. Vista ile calisirken ilginc oldugu kadar sinir edici ve isleri yavaslatici problemlerle karsilastim su kisa donem zarfinda. Harici klavyenin baglantisinin aniden kesilmesi, Macromedia Flash ile calisirken klavyenin tuslarinin zaman zaman takilip 20-25 karakter birden yazmasi gibi problemler. Tabi bir diger problem de Windows Live Writer XPde problemsiz calisirken Vista da bloguma baglanti kurulumunde problem yasadim. Bunun yani sira ilginclikler de olmuyor degil. Bu diyarlara ilk geldigim de aldigim bir web kameram vardi; onun vista icin surucusu olmadigi ve vista da calismayacagi soyleniyordu bir cok yerde. Ben yine de sansimi denemek icin XP surucusunu yukledim - sonuc calismadi - beklenen sonuc neyse onemli degil dedim. Sonra online bir toplantiya katilmam gerektiginde farkettim ki aslinda surucu yuklenmis ve calisiyor. Neyse pek de kullanmadigim web kameram calisir durumda su anda. Ama ben yine de XPye geri donus asamasindayim su gunlerde. Neyse bugunluk bu kadar muhabbet yeter...

Dil kemale ermezse...

Bir soz acitiyor sessizce, icten ice...Farkina vardirmadan inceden inceye insanin icine isliyor soylenen bir soz... Kimi zaman bir kilictan daha keskin oluyor insan dili... Belki de kilicin verecegi zarar beklenti dahilinde oldugundandir, dilin kemigi olmadigindandir herhalde ki neye sebep olacagini bilemeyiz. Agizdan cikan bir soz mutlu ederken kimini, kimi zaman yikiverir bir insani... Gercekten gulmek kolay saniyor insanlar, ya da her gulen yuzu mutlu dusunuyorlar... Bilmiyorlar ki insan baskasi icin de guldurebilir yuzunu ama bunun da bir siniri oldugunu da bilmiyor insanciklar...

Merak ediyorum...

...seneler geciyor... Her gecen gunde bu senelerin icinde dostlar buluyoruz, seviyoruz belki de seviliyoruz... Kim kimi, neden seviyor bilmiyoruz... Aslinda en cok merak ettigim hayat oyunlarinin bizi nasil surukledigi ordan oraya. Cok sevdigin kisilerle zamanla muhabbetin kesilmesi beni cok uzuyor. Ne oluyor da bu oluyor anlamak zor... Belki kiminiz simdi hayat mucadelesi herkesi bir yogunluga surukluyor ve orada kaybediyor diyebilirsiniz. Peki bu yogunluga derman nedir, nasil seyreltilir bu karisim?

Bu aralar biraz gecmisle ilgili muhakemeler yapacaga benziyorum. Belki gune ozel bir duygudur, kimi zaman, zaman icerisinde gecmise yolculuga cikiyorum; orda guluyor, bazen de huzunleniyorum; ama su bir gercek ki gecmis yolculuklarim beni hep sevindiriyor gecmise yolculuga deger hatiralarim oldugu icin.

Bu dusuncelerimi niye buraya yaziyorum, onun cevabini ben de bilmiyorum. Kelimeler herhalde o an olduklari yerlere dokuluyorlar ve su an halka acik bir yere akiyorlar...

Sen Aglama

Gozlerinin karasindan yaslar dokulur gul yanaklarina...Dokulur ya, guller acar gamzelerinde... Acan guller olsa da gamzelerinde, dokulen yaslar badem gozlerinde, huzunleri, kederleri yaslar icime... Aglarsan sen olur bu baharim son, taslar dolar yolarima... Hicbir tas yok ki engellesin beni silmekten senin goz yaslarini...

Sen Aglama - Badem - Sinav Soundtrack
Filmin en etkileyici sahnelerindendi bu sarkinin oldugu bolum... Sanki bir oyun degil de tesadufen kamera orada, o sarki da arkada calmis... Tesaduf ya bunlarin hepsi bir araya gelmis, eger tesaduflere inanirsaniz...

Bir dervis calismasi...

Nevruz'da Austin'deydik...

Austin'e konser vermeye gittik. Iki kisimdan olan konserimizin ilk kismini ses kayitlari teknik sebeplerden dolayi yoktur :) Ikinci kismin muhteviyatindaki 5 turkuyu de bloga uygun formatta burda paylasacagim. Ilerleyen zamanlarda ise bu dosyalarin mp3lerine linkler olacak. Ikinci kisim ilk parcamiz, Neşet Ertaş hocamizdan Tatli Dile Guler Yuze isimli turkumuzdu. Bu turkuyu ilk defa bu konserde biz (Hakan, Tugba, Jose, ve ben) caldik Cigdem de soyledi.



Sonraki turkumuz Ordunun Dereleri idi.



Yarim Senden Ayrilali...



Gonul Gurbet Ele Varma...



Ve son turkumuz Mardin Kapi Sen Olur

Ve sirada birkac foto o gunden... Hem caldik hem de soyledik...

Bir de bizi yalniz birakmayip, bizi dinlemeye gelen dostlarimiz vardi o gun bizle beraber...

  

Burda bir ismin fotosu eksik... Aslinda her gordugunuz foto karesinin arkasinda, deklansore basan elin sahibi... Uzun lafin kisasi FK - birileri  ya da Ferdi...

Acmak ya da kapatmak,
Kapatilmak ya da acilmak,
Biz buyuduk artema reklamlari ile;
ac kapa ac kapa artema....
Senelerce kullan, istedigin kadar ac kapa,
Artema bu bozulmaz,
Ya biz!

Oyle iste...

Alaim-i sema

Yagmur sonrasi cikan gunes kirar isiklari ve sonra dagitir goge birer birer... Yagmur oncesi, yagmur sonrasi ve elbette Yamgura Yagmur icin Ozel birinden...

Yagmur yagar, damlalar duser
Duser damlalar, yagmur durur
Damla damla olur cicekler sonra
...

Houston'da bir gun

Hakan dedi ki...

Irfan hoca gezmek istiyor, Houston'a gidelim bu hafta sonu...

Dedim yeter ki gezme olsun, hadi gidelim ama once bi kahvalti yapalim hep beraber. Irfan hoca hazirlarim ben deyince, biz de hazir kahvalti bulmusuz tika basa yedik o gun... Sonra dedim ki Hulya ve Nur'a da selam edelim, onlar da takilsin bize...

Hulya aldi eline makineyi tabi, once kendinden basladi resmetmeye....Sonra ben sonra o bu su onlar ve biz....

Kendi sahsima ait olan bir ozelog olduguna gore burasi, bana ait daha bi cok foto bulacaksiniz ki genelde ben fotolarda olmam :)

 
Iste makinenin el degistirdigi nadir anlardan birisinde ben ve mutlu guler yuzum ekranlarda...

Bir baska acidan yine ben karsinizda... Demeyin ki amma megolaman bu cocuk... Ozelog bana ozel bir blog degil mi caniiim... Isin asli fotograflar zamana gore serildi bloga...ondan ben boyle arka arkaya boy goteriyorum... Bi de bunlar secilmisler, devami istenirse baska yerden (ki ben biliyorum orayi) ulasilabilir...

Ben artik arka plana gecmeye baslarken, fotografcimiz kendini ekran onune atar birden ve o hain gulumsemesini (!) :) koyar yuzune...

Soruldum ben FK (bilenler bilir, bilmeyenlere ilk tarih birileri, ikicisi ise Ferdi, daha resmisi ise Ferdi Karadas) nerde fotolarda diye... YK'ya sevgilerle iste FK...

Tek tek portler cekilmeye devam eder muhabbet ile birlikte. Herkesin yuzunde guzel havadan gelen bir gulumse hasil olmustur. Nur sinavlarinin bitmis olmasinin vermis oldugu buyuk heyecanla bir baska gulumsemektedir...

 

Yemmmeklerden once hemen bir ben daha... Dusunur bir halde her an bir sey soyleyecek edasi ile yere bakar ama yurek yakar mi bilinmez...

Iste gunun en onemli anlarindan birisi gelmistir. Meze tabaginda benim yemiyecegim tabuli ve patlican salatalari olmalarina ragmen goze muthis bir zevk vermektedir, damak zevkine hitab etmeden saniyeler oncesinde... Baharatli zeytinyagi da ekmegin banmasi yaglanan ekmegin uzerine baharatlarin yapismasi ve bu muhtesem birlesimin agiz ile bulusmasi anina kelimer yetmez... Aciktiiim ben yine...

Ayni meze tabaginin ekmek on planli bir calismasi...

Nihayete eren meze zevkini muteakip gelen sultan kebabi ziyafeti ayranla birlesince aman Allah'im dedirten dudak isirtan bir manzara olusuverir...

Yemegin ardina masaya icten gelen mutluluklar dolar....

Sigara icenlerin vazgecemeyecegi bir keyif yemek sonrasi...

Hooop! Unutmadik kardesim seni de... Gec gelen Suleyman (yilan sulo) foto siralamalarinda da arka siralara duser... O da doymustur, tokluk yuzunden okunabilir hale gelmistir...

Yemekler yenilmistir, bir avrupa edasi veren rice village sokaklarinda bir tur atmadan bir sonraki duraga gitmek olmazdi ki hava muhtesemdi... Hafiften esen serin bir ruzgar insanin yuzune yuzune tatli tatli vurur her adimda...

Dedim ya rice village daydik diye...

Hava kararmaya yuz tutmustu, birazda enstantaneyi dusurunce daha bir los ortam oldu ama isiklarla da fena olmadi...

Tek isik cicekler arasindaki degildi...

Ve gunun sonunda Hakan'in yangi sondurme borusu ile pozu vardi...

Devami gelecek issallah... demistim ya iste bunlardi bahsettiklerim. Umarim fotolarla birlikte bizimle gezmis gibi olmussunuzdur...

Volkan Uruk - Sonbahar

Bu guzel sesi, guzel yorumu, ve guzel baglamayi dinlemeden gecmeyin. Soyleyen ve calan guzel insan bana baglamayi ogreten kisidir ayni zamanda. Ellerine, diline saglik hocam...

YFKBEN

YK-FK-Ben ordaydik...Uzun uzun yuruduk o gun. Huntsville State Park'ta 2.5 saate yakin yuruduk, ardindan guzel guzel seyler yiyecegiz diye... Nerden bilebilirdik ki pazar gunu acik bir yer bulamayacagimizi. Donduk dolandik, donduk dolandik gittik evimize, yemegimizi orda yedik...